Sosyal Saygınlık Ne Demek? (Ve Benim Hayatımda Nasıl Uygulandı?)
Sosyal saygınlık… Hmmm, bu kelimeyi duyduğumda aklıma ilk gelen şey; birinin “Saygı, sevgi, azıcık da para… İşte bunlarla bir yere varırsın” demesi oldu. Ama tabii, bu kadar basit değil, değil mi? İzmir’de yaşayan, sürekli espri yaparak hayata tutunmaya çalışan biriyim, ama ne yazık ki bazen o esprilerin derinlerinde bir sürü kafa karışıklığı gizli oluyor. Bugün de sosyal saygınlığın ne demek olduğunu, bir İzmirli’nin gözünden, esprili bir şekilde ama biraz da derinlemesine incelemeye çalışacağım.
Sosyal Saygınlık ve Benim Günlük Hayatımda Karşılaştığım Komik Durumlar
Sosyal saygınlık, kelime olarak “toplumda saygı görmek” anlamına geliyor, değil mi? Evet, bu kadar basit değil. Mesela geçen gün kafede arkadaşlarımla oturuyorum. Tam herkesin önünde bir espri yaptım, “Bununla sosyal saygınlık kazanırım, değil mi?” dedim. Herkes güldü, ama bir yandan da içimde bir ses: ‘Yani, belki güldüler, ama ya benim saygınlığım düşerse?’
Evet, bu işler öyle esprili olmayabiliyor. Çünkü, sosyal saygınlık aslında sadece komik olmakla, iyi şakalar yapmakla ya da yeri geldiğinde havalı bir şekilde poz vermekle olmuyor. Hadi, gelin biraz derinleşelim… Sadece sosyal medyada değil, gerçek hayatta da insanlar nasıl davranıyor? Evet, sosyal saygınlık dediğimiz şey, zaman zaman Instagram’da paylaşılan fotoğraflarla kazanılmıyor. Hadi bunu itiraf edelim.
“Sosyal Saygınlık Ne Demek?” – Bir Diyalog
Bu sabah, hemen arkamda oturan arkadaşım Elif ile konuşuyordum. Elif, bu tarz kavramları çok ciddiye alır. Her şeyin anlamını ve kökenini derinlemesine analiz eder. (Beni biraz bozar da, hani o kadar fazla ciddiye almasa hayat daha rahat olur.)
Ben: “Ya Elif, sosyal saygınlık ne demek? Herkes bunu konuşuyor. Bazen diyorum, belki de ‘saygınlık’ dedikleri şey, sadece karizmatik bir şekilde kahve içebilmek…”
Elif: “Hayır, bu iş öyle değil! Saygınlık, toplumun seni kabul etmesiyle alakalı. Yani, senin o topluma ne kattığın, nasıl bir iz bıraktığın önemli. Sosyal medya fotoğrafıyla olmuyor bu iş.”
Ben: “Peki ya, kahveyi gerçekten havalı içiyorsam? Bu saygınlık değil mi?”
Elif: “Bunu biraz daha düşün…”
Ve ben birden “kahve içerken” havalı olmamın, toplumsal bir başarı simgesi olmadığını fark ettim. Ama gerçekten bir an için, kahve bardağını böyle tutmanın beni yüksek saygınlığa taşıyacağına inanmıştım.
Saygınlık ve Hedeflerimiz: Gerçekten Saygın Olmak Mı İstiyoruz?
Sosyal saygınlık, toplumun gözünde değerli ve güvenilir bir insan olmakla ilgili. Peki, ben gerçekten saygın biri miyim? Ya da sadece başkalarının gözünde saygın olmak istiyorum? Mesela bu sabah işe gitmek için servisteyim. Aynada birini gördüm, fena değil, tipim gayet yerinde. Ama hemen içimden bir ses: “Ya, bu kadar bakmaya gerek yok, belki de gereksiz yere kendimi beğeniyorum.”
Ve evet, burada kilit soru şu: Gerçekten sosyal saygınlık kazanmak için mi uğraşıyoruz, yoksa başkalarının gözündeki saygınlık için mi? Sosyal medya paylaşımlarına bakınca, bir sürü kişi “sosyal saygınlık” adına hayatını paylaşıyor. Kendi içimde bir ses buna karşı çıkıyor. “Gerçekten önemli olan bu mu?” demek istiyorum ama sonra yine bir şaka yapıyorum. “Ne de olsa bu kadar insanın ‘like’ alması, saygınlık için bir şey ifade etmiyor” diyorum ama kendi içimde hala bu konuyu düşünüyorum.
Saygınlık ve Kendi Kimliğimiz: Hem Gülüp Hem Düşünmek
Sosyal saygınlık meselesi bazen içsel bir çatışma yaratıyor. Mesela geçen gün bir arkadaşımın doğum günüydü. Herkes sosyal medyada kutlamalar yaptı, ben de yaptım, ama bir yandan düşündüm: “Gerçekten bu kutlamalar ne kadar gerçek? Bu insanları kalpten kutlamak mı, yoksa saygınlık kazanma çabası mı?”
İşte sosyal saygınlık tam da burada devreye giriyor. Toplumda saygı görmek, bu tür dürüstlüklerle ilgilidir. Yani “sosyal saygınlık ne demek?” sorusunun cevabı, aslında “kim olduğunuzu kabul etmek ve doğru olanı yapmak”ta gizli. Gerçekten kim olduğumuz, başkalarının gözündeki saygınlıktan çok daha değerli bir şey.
Sonuç: Saygınlık, Şaka Yapmakla Olmaz
Sonuç olarak, sosyal saygınlık bir kavram değil, bir yaşam biçimi. Kendine saygı duymak, başkalarına saygı göstermek, dürüst ve doğru olmak, işin içinde bir parça mizah varsa da o mizahı doğru yer ve zamanlarda kullanmak, işte o zaman saygınlık kazanmış oluyorsun. Hayat, sadece şaka yaparak geçmez, ama bazen o şakaların içinde derin bir gerçeklik vardır.
Kısacası, sosyal saygınlık “gerçek” olmakla, insanlara değer katmakla, doğru duruş sergilemekle ilgili bir şey. Yoksa ben de burada yazarken, “Ooo, sosyal saygınlık kazanıyorum” falan demiyorum, sadece biraz düşündüm, belki sen de düşünürsün diye yazdım. Sonuçta, saygınlık adına en güzel şey; bazen ciddi, bazen komik, ama her zaman gerçek olmaktır.