“Dede Koruk Yer Torunun Dişi Kamaşır” Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet ve Adalet Üzerine Bir Bakış
İstanbul’un sokaklarında yürürken, bazen bir deyim kulağınıza çarpar, bazen de bir laf arasında kullanılan bir sözcük sizi bir anda duraklatır. İşte “Dede koruk yer torunun dişi kamaşır” da öyle bir deyim. Belki duydunuz, belki de daha önce hiç duymadınız. Ancak, bu deyim aslında çok basit gibi görünsede, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından oldukça derin anlamlar taşıyor.
Sokakta gördüklerim, toplu taşımadaki sohbetler ve yaşadığım günlük anekdotlar bana, bu deyimin sadece bir atasözü olmanın ötesinde, toplumsal yapıdaki güç dinamiklerini nasıl yansıttığını gösterdi. Hadi gelin, biraz daha yakından bakalım.
Dede Koruk Yer Torunun Dişi Kamaşır: Anlamı ve İlk İzlenimler
İlk başta bu deyimi biraz karışık bulabilirsiniz, çünkü geleneksel bir Türk atasözü gibi kulağa geliyor ama anlamı genelde şu şekilde yorumlanır: “Dede koruk yer, torunun dişi kamaşır” demek, nesiller arasında bir farkın ve ayrımın olduğunu, geçmişte yaşanan bir olayın ya da davranışın, sonraki nesli nasıl etkileyeceğini anlatır. Burada “dede” geçmişi, “torun” ise geleceği simgeliyor.
Gündelik hayatta ise bu deyimi, bir kişinin geçmişte yaptığı hataların ya da seçimlerin, onun geleceği üzerinde nasıl derin etkiler yaratabileceğini anlatan bir öğüt olarak da duyabilirsiniz. Ama bunu toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik bağlamında ele alacak olursak, deyim çok daha farklı bir anlam taşır. Çünkü, her ne kadar sembolik olsa da, nesiller arası ilişkilerdeki güç dinamikleri ve toplumsal cinsiyet rolleri de bu deyimde kendini gösteriyor.
Toplumsal Cinsiyet ve Aile Dinamikleri: Dede Torun İlişkisi
Sokakta, toplu taşımada veya arkadaş çevremde fark ettiğim şeylerden biri, geleneksel aile yapılarında kadın ve erkeğin rollerinin ne kadar belirgin olduğudur. Bir gün, işyerinde toplantı sırasında yaşadığım şu konuşma, bu deyimi aklıma getirdi:
Patron: “O kadar çok çalışıyoruz ki, dedemin zamanında olduğu gibi bir şeyler yapmak imkansız!”
Ben: “Ama dedemin zamanındaki gibi işler sadece erkeklerin yaptığı işlerdi.”
Patron (biraz sessizleşerek): “Evet, doğru. Ama o zaman herkes çok ‘daha’ çok çalışıyordu, şimdi biz sadece yoruluyoruz!”
Bu konuşma, aslında çok derin bir noktayı işaret ediyordu: Eski zamanlardan kalma, belirli iş kollarının sadece erkeklere ait olduğu, kadınların ise ev işlerine ve çocuk bakımına odaklandığı bir toplum yapısı vardı. Ve bu geçmiş, günümüz toplumunda da etkisini sürdürüyor. Kadınların üstlendiği roller, onların gelecekteki sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlarını etkilemeye devam ediyor.
“Dede koruk yer torunun dişi kamaşır” deyimi de tam olarak bu gerçeği yansıtıyor: Geçmişin etkisi, nesiller boyu sürüyor. Eğer geçmişte kadınlara belirli sınırlamalar koyulmuşsa, bu durum bugünkü kadınların hayatını da zorlaştırabiliyor. Ya da tam tersi, geçmişte bir şeyler değiştirilmişse, bu yeni nesillere daha fazla fırsat sunabiliyor.
Çeşitlilik ve Adalet: Toplumsal Cinsiyetin Yansıması
Toplumun her kesiminden insanın, bir diğerine göre farklı geçmişlere, deneyimlere ve fırsatlara sahip olduğunu gözlemlediğimde, bu deyimin anlamı daha da derinleşiyor. Bir toplumsal cinsiyet eşitliği savunucusu olarak, her gün yaptığım gözlemler bana şunu söylüyor: Sosyal adaletin tam anlamıyla sağlanması için, geçmişte yaşanan ayrımcılıklardan ve adaletsizliklerden ders almak gerekiyor.
Geçmişte kadına, “evin süsü” ya da “çocuğun bakıcısı” olarak tanımlanan roller, kadının toplumdaki yerini daraltıyordu. Bu rollerin gelecek nesillerde de tekrarı, kadınların toplumdaki varlıklarını kısıtlayan bir döngü yaratıyordu. Örneğin, bir gün işe gitmek için sabahın erken saatlerinde toplu taşımada yol alırken yanımda bir kadın çalışanla kısa bir sohbet ettim. O kadının gözlerinde, “Ben daha fazla değer görmek, daha fazla fırsat elde etmek istiyorum” diye haykıran bir anlam vardı.
Kadın (yanı başımdan): “Biliyor musunuz, aslında yıllarca erkeklerin yaptığı işi yapmam bekleniyor. Ama sanki ben o kadar iyi değilim gibi davranılıyor.”
Bu, bu deyimi somut bir şekilde yaşadığımız bir durumdu. Geçmişte erkeklerin sosyal olarak daha fazla fırsata sahip olması, kadınların da buna karşılık sosyal, ekonomik ve profesyonel olarak daha zor bir yol kat etmelerini sağladı. O yüzden “Dede koruk yer torunun dişi kamaşır” demek, sadece bir tarihsel bakış açısı değil, aynı zamanda günümüz toplumsal yapısındaki derin eşitsizlikleri de gözler önüne seriyor.
Sonuç: Geçmişten Geleceğe Bir Adım
Sonuç olarak, “Dede koruk yer torunun dişi kamaşır” deyimi, toplumsal cinsiyet ve adaletle ilgili derin bir anlam taşıyor. Geçmişin etkileri, toplumsal yapının kalıplarını yaratarak nesiller boyu devam eder. Bizim görevimiz, bu geçmişi hem anlamak hem de ona karşı koymak. Yalnızca kadınlar için değil, tüm toplumsal gruplar için eşitlik ve fırsat sağlamak, geçmişin hatalarından ders almakla mümkün olacaktır.
Sokaklarda gördüğüm, işyerlerinde yaşadığım küçük anekdotlar, bu deyimin anlamını daha da somutlaştırıyor. Artık geçmişin kuralları, gelecekteki sosyal yapıyı daha adil bir şekilde şekillendirebilir. Bu sadece bizim değil, gelecek nesillerin de hakkıdır.