Kamusal Mal Bölünebilir Mi?
Kamusal mallar, “herkesin sahip olduğu” veya “herkesin faydalanabileceği” şeylerdir. Devletin sunduğu yollar, parklar, eğitim, sağlık gibi hizmetler, teorik olarak herkesin erişimine açıktır. Ancak, bir kamusal malı gerçekten “bölüp” bölünemeyeceği meselesi, sormaya değer bir soru. Hani o çok sevdiğimiz sosyal medyanın dünyasında sürekli tartıştığımız o muğlak kavramlar var ya, işte kamusal malın bölünebilirliği de onlardan biri. Ve bence bir bakıma oldukça önemli bir soru, çünkü kamusal mal dediğimizde genellikle “herkesin hakkı” olduğu için çok büyük bir idealize edilmiş kavramdan bahsediyoruz. Ama her şey göründüğü gibi mi?
Kamusal Malın Bölünebilirliğine Dair Sert Eleştiriler
Bölünme meselesine şöyle bakmak gerek: Kamusal malların bölünebilirliği, kapitalist bir toplumda sistemin tamamen içindeki herkese hitap etmek için genellikle göz ardı edilen bir düşünce. Hadi gelin, direkt söyleyeyim: Kamusal malların bölünebilirliği gerçekten de kapitalizmle çelişiyor. Çünkü kapitalist sistemde, mal ve hizmetlerin bölünmesi, özel sektörde, pazarda genellikle taleplere ve arzlara göre şekillenir. Yani, devletin kamusal mal sunduğunda bunu kesip parçalara bölüp satması, tamamen farklı bir yönelim olur.
Mesela bir park düşünün, hepimiz bir şekilde faydalanıyoruz ama eğer bu parkı herkesin “bölünmüş” olarak kullanması gerekiyorsa, başta bu kavram çok anlamsız olurdu. Ama diyelim ki, parkta sadece belirli kişiler için ayrılmış özel alanlar var, ya da sabah saatleri yalnızca bir gruba tahsis ediliyor. Ne oluyor? O zaman parkın kamusal özellikleri kayboluyor. Bu gerçekten de işin güzel kısmını öldürmek demek.
Kamusal malların bölünebilir olması, aslında o malın kamusal niteliklerinin yok olması anlamına gelir. Zaten, kamusal mal dediğimizde bile birçok ekonomist, “kamu yararı” derken, aslında tam olarak “herkesin eşit olarak faydalanacağı” bir ortamdan bahsediyor. Şimdi, bunu bölmek demek, yarıya böldüğünüz bir ekmeği, her iki kişiye “yarısını verelim” demek gibi olur. Yani, gerçekte herkesin eşit faydalanabileceği bir durumda bile, bölünme, bu eşitliği bozabilir.
Bölünme konusunu tamamen pratik bir açıdan ele alırsak, insanların gerçekten bu mallara eşit şekilde erişmesini sağlamak da zordur. Diyelim ki bir belediye, parkları ve diğer kamusal alanları sınırlı sayıda kullanıcıya tahsis etmek isterse, bu noktada bir hiyerarşi kurulması gerekir. Herkes “eşit haklara” sahip olma fikri büyük bir yalan olur. Durum böyle olunca, işler daha karmaşık hale gelir.
Kamusal Malın Bölünebilirliğine Dair Güçlü Yanlar
Hadi şimdi de biraz “pratik” taraftan bakalım. Kamusal mallar bölünebilir mi diye soranlar, aslında genellikle kamusal malın daha verimli kullanılmasını istiyorlar. Diyelim ki sağlık hizmetleri, eğitim ya da ulaşım gibi alanlarda, sadece belirli bir kesim veya belirli saatlerde daha fazla kaynak tahsis etmek istiyorlar. Burada aslında sosyal fayda sağlamaya yönelik bir düşünce olabilir.
Mesela, kamusal bir hastaneye gittiğinizde, eğer herkes aynı anda randevu almak isterse, tamamen tıkanır. Ama diyelim ki, daha önceden ayrılmış saat dilimlerinde, kamusal mal daha verimli şekilde kullanılabilir. Yani, sadece ihtiyacı olanın belirli bir saat diliminde hizmet alması gibi. Bu da kamusal malın daha etkili kullanımını sağlamak olabilir. Yani, evet, bölünebilir.
Daha fazla düşünürsek, kamusal malın bölünmesi belirli gruplara hizmet sağlamak açısından faydalı olabilir. Bir parkı çocuklar için daha fazla, yetişkinler için daha az, belli saatlerde ise spor yapacak kişilere açmak, etkin bir kullanım yaratabilir. Burada, belirli bir amaç için bölünme söz konusu olur ama yine de bazı kişiler daha fazla fayda sağlarken bazıları daha azından faydalanabilir. Bu durum, “eşitlik”ten daha çok “verimlilik” üzerine bir sorgulama yaratır.
Kamusal Mal Bölünmesinin Sonuçları: Toplumsal Eşitsizlik ve Adalet
Peki, kamusal malın bölünmesi uzun vadede toplumsal eşitsizlikleri körüklemez mi? İşte burada işler karışıyor. Kamusal malın bölünmesi, özellikle gelir ve sınıf farklarının daha da belirginleşmesine neden olabilir. Çünkü bir grup insan belirli ayrıcalıklara sahip olurken, diğer grup bu ayrıcalıklara erişim sağlayamayabilir. Örneğin, sağlık hizmetlerinde bölünme, daha zengin kesimin daha kaliteli hizmet alması anlamına gelirken, dar gelirli insanların zaten kısıtlı erişimi olan sağlık hizmetlerine bir de sınırlamalar eklenebilir.
Bir yanda herkesin eşit olarak yararlanması gereken bir sistem varken, kamusal malların bölünmesi, aslında tüm toplumu değil sadece belirli kesimleri ödüllendiren bir duruma dönüşebilir. Yani bir parkı, özel üyelikle açmak ya da belirli saatlerde sınırlı erişim sağlamak, birçok kişinin bu hizmetten yararlanamaması anlamına gelebilir. Bu durumda da “kamusal” malın anlamı zaten yok olur.
Sonuç: Kamusal Mal Bölünebilir Mi?
Kamusal malların bölünebilirliği meselesi gerçekten çok katmanlı bir konu. Bir yandan verimlilik, daha etkili kullanım ve kaynakların doğru şekilde dağıtılması için bölünme mantıklı gelebilir. Ancak, bu “bölünme” her zaman kamusal eşitlik ilkesine aykırı olabilir. Eğer toplumda var olan eşitsizlikler daha da derinleşirse, kamusal malın bölünmesi toplumsal adaletsizliği arttırabilir.
Bölünme, güzel bir fikir gibi görünebilir ama pratiğe döküldüğünde bu malların eşitlikçi ve adil bir şekilde dağıtılması zor bir iş. Sonuçta, kamusal mallar, herkesin faydalandığı, toplumun ortak malıdır ve bölünmesi, bu anlayışla çelişir. Ancak, eğer “daha verimli kullanım” derken, toplumsal adaleti göz ardı etmiyorsak, bazı kamusal malların bölünmesi, gerçekten de faydalı olabilir.
Sonuç olarak, kamusal malların bölünebilir olup olmadığı, sadece ekonomik bir tartışma değil, aynı zamanda etik ve toplumsal bir meseledir. Peki sizce kamusal mal bölünmeli mi, yoksa herkes için eşit olmalı mı?